Whatsapp

0312 284 86 76 0544 847 28 47

tepe-prime-logo
Home / Corona Günlükleri  / Das Digital

Bize Ulaşın

    Adınız (*)

    Epostanız (*)

    Telefon (*)

    Mesajınız

    Das Digital

    Serinin III. yazısı, düşünce arkeologlarına 10 dakikalık okuma

    Corona Günlükleri/III

    Das Digital

    İnsanoğlu karga tulumba itildiği bu yeni alacakaranlık dönemine girmeden önceki son eşikte, alındığı global ölçekli tefekkür odasında zorunlu bekletiliyor bugünlerde. Dünya tarihinde bir karbon bazlı yaşam formu olan insanoğlu, ilk kez bir virüs tehdidiyle maruz bırakıldığı karantina ortamında, tüm ürettiği enerji ve sinerjiyle senkronize olmaya zorlanarak adeta pretaporte tasarlanan dijital dünyada online örgün eğitimden, joystick dron savaşlarına (ilk, tek ve son savaşı Türkiye kazanmıştı), sanal günah çıkarmadan, evinde 3D holografik şeyhi (yaşam koçu) ile zikir tutup hatta yapay zeka algoritması ve artırılmış gerçeklik gözlükleriyle istediği tarihi kahraman, sanatçı veya peygamberle sohbet etmeye olanak sağlayacak seviyede dijital geleceğe uyumlandırılmakta.

    Bizi gelecekte nasıl bir Dünya bekliyor ? Tasarımcıların zihin dünyasında ana motivasyon ne olabilir?. Para mı, güç mü, yitik bilgi mi, yoksa kayıp hazine mi, yoksa tanrıyı kıyamete zorlayan papaz bozuntularının kehanetleri mi? Ölümsüzlük (bilinçaltı tanrı olma) kompleksi mi tüm bu olup bitenin ana motivasyonu? Hiçbiri mi, hepsi mi yoksa?

    Kimse çabalamasın, Dünyada sadece bir yaşam formuna ölümsüzlük sırrı verilmiştir. O zaman sırrı öğrenmek için onu anlamak, onun gibi davranmak veya ondan öğrenmek gerekli değil mi? Kişisel gözlem ve düşüncelerim, hali hazırda genelde insanoğlunun, daha özelde dünyayı çekip çeviren ve ona şekil veren tasarımcının aynen tahmin ettiğim gibi bu özel yaşam formunu birebir koplayarak hareket ettiği yönünde. Bu yaşam formu, kanser hücresidir. Kanser hücreleri, evet ölümsüzdür. Bununla beraber kanser hücrelerinin ölümsüzlükleri ve varoluş düzeyleri daha çok birer zombi seviyesinde. Virüsler ise daha farklı olarak sürekli reenkarne olabilen yaşam formları. Virüslerin yaşam siklusları , var olma becerileri ve arzularını taklit edilmeye çok daha değer buluyorum.

    Corona günlüklerinin ilk 2 yazısı (1.Yazı, 2.Yazı) bu minvalde adete bir kanser hücresine öykünen insanoğlunun dünyamızda yediği haltların ve hatalı davranış modelinin takdir ettiği kanser hücresiyle olan benzerliğinin deşifre edildiği yazılardır. Bu yazıda, daha olumlu bir mizansende, içinde yaşadığımız bu zorunlu dönüşümün dünyayı kaybetme/kazanma pahasına bizim yararımıza planlandığını var sayarak gelecekte bizi ne bekliyor (biraz da çok soru aldığımdan) onu yazmaya çalıştım. Yazı virüs tehditi altında, kendi tefekkür odamda ve kanser hücresi kafasıyla yazıldı. Oscar Wilde, bir konuda eğlenmek istiyorsanız o konuda ciddi olun der. Ben de öyle yapacağım.

    Das Digital

    Tüm insanlık artık kaçınılmaz olarak önce doğruluğu kesin olan tartışılmaz kabul edilen tanım ve sınırların belirsizleşeceği sonra düşünce kalıplarının ve geleneksel tüm önkabüllerin yıkılacağı yeni bir zaman dilimine girecek diye düşünüyorum. Vatandaşlık ve cinsiyet bilincinden, dindaşlıktan, milliyetçilikten, ulus devletlerden, seçilmiş kavimlerden, üstün ırk fantezilerine kadar tanımlanan tüm aidiyetlerin kendiliğinden e-birey tanımına yükseltilerek güncelleneceği bu sekansta, güvenli ve öngörülebilir bir yaşam ancak sisteme bağlı dijital toplumun bir barkoda sahip kayıtlı bir üyesi olmaktan geçecek gibi.

    Eski Dünya’nın evrensel mottosu “think globally, act locally” yerine “think & act, live globally” günlerine bırakıyor artık. Ortak bir geleceğe, şu an olduğu gibi bizi birbirimize bağlayan, duygulanımlandıran ortak yaşanmış bir tarih ve dille gidilebilir. Yeni sistemde, kulak boşluğuna yerleştirilen şeffaf bir iki gram ağırlığında nano ses reseptör ve mikrofon sistemleri saliseler içinde size ne söylendiğini ve ne söyleyeceğinizi her dilde size fısıldayacak. Tek şartla bu hizmetten yararlanabileceksiniz “lütfen global sisteme üye olduğunuzdan emin olunuz”. Şu an içinde bırakıldığımız araf, tarih zembereğinin yeniden sıfırlanarak kurulduğu zamanlar öneminde değerlendirilmelidir. Önce tüm Dünya ülkeleri, sonra yeni dünya vatandaşı tüm bireyler, bugünlerden sonra ortak zaman algısından, gelecek kurgusuna, para biriminden tüketim alışkanlıklarına kadar dijital Dünya’nın çarklarında bir dişli olmaya doğru evrilecek. Net. M.Ö., İ.S. yerine artık başlangıç noktamız, 02.02.2020 tarihinde düğmesine basılan ve üzerinde belki onyıllardır çalışılan Transhumanizm TH/2.0 olacak.

    Sanat evet tek başına sanat, yeni düzen içinde yüceltilmeye değer tek ve ortak inanç sistemi haline dönüşebilir. İnsan için, herkeste potansiyel olarak var kabul edilen yaratıcı, sezgisel ve reddilemez bir bağlanma, adanma nesnesidir sanat. Sanat insan içindir, herkes için ulaşılabilir olandır, toplum içindir her insana dokunur, her insanca anlaşılır, duyulur, görülür. Sezilir ve hissedilir. Aşkın v sonsuzdur. Sanat bilinen tarihte içinde yaşadığımız bu (eski) düzende var olana, buyurana, bozguna, yanlışa nasıl bir reddiye ise yeni düzen için birleştirici bir harç olacaktır. Müzeler mabet, sanatın nefeslendiği her atölye ve sahne, birer (kutsal önem ve özen gösterilen) toplanma yeri haline dönüşecek, sanatı sanat için yapanlar ise yeni ruhban sınıfını meydana getireceklerdir. Sanat yeni bir inanç sistemi olarak gönüllülük temelinde yapılır. Gündelik hayata ilişkin insana tek dokunabilen sistem sanattır. Her sanatçı, sanat eserine kendinden birşey katar, katmak ister. Bu katkı, sanatı evrensel ölçekte besler ve büyütür. Hem zamanı hem mekanı aşar sanat bu nedenle tam da insana aittir. Sanatçı defolu, insan kusurludur. Yaptıkları ve söyledikleriyle öne çıkmak isteyen her insan aslında sanatçıdır. Bu gerçeklerin toplamı sanatı bir sonraki toplu inanç sistemine yükseltmeye yeterli değil midir?

    corona das 5

    Bu dönemde geleneksel ve günümüz modern kölelik (para karşılığı çalış-tırıl-an) tanımı, emek kavramından sorumlu dijital bireye güncellenecek, egemen sınıf ortadan kalkacak, kapitalizmin ahırı göstermelik parlementolar yerlerini her bireyin sisteme girerek düşüncelerini serbestçe ifade edebildiği, oy kullanabildiği, teklif verebileceği serbest kürsülere bırakacak. Artık bir grup insan, gücü yettiğine bilinçsiz (veya güçsüz, eğitimden) yoksun bırakılmış insanı sömür(e)meyecek, onu tüm emeğini ve varlığını sömürerek asgari düzeyde yaşamaya maruz bırakacak bir maaşa bağlayamayacak, bunun yerine herkes ancak bir parçası olduğu bu tek global sistem için çalışabilecek.

    Sosyalizm eski dünyada tutamazdı tutmadı da, bu kez dijital anlamda yeniden kurulacak. Toplumda eşit haklara sahip, adil ve emeğiyle saygın bir birey ( coronadan önce insan deniyordu) olarak yaşamak istiyorsanız, tek yapmanız gereken bireysel doğuştan gelen devredilemez özgürlüğünüzden feragat ederek global vaandışlık sistemine kaydolmanız. Sisteme katılmamada ısrarcı olur, dişlilere çomak sokar sistemin çalışmasını yani düzeni bozarsanız, bir kanser veya virüs hücresi muamelesi görürsünüz. Tıpkı bireysel sağlığınızın (bedensel denge ve bütünlüğünüzün) korunmasında “sisteminizin” taviz vermemesi gibi, teknolojik tekillikle çalışan tek vücut bir organizma haline dönüşen yeni dünyanın dengesini, sağlığını bozmanıza da asla izin verilmez, terörist muamelesi görür, antibiyotik ve/ya kemoterapi ile acımadan yok edilirsiniz.

    Yeni dünyanın yeni hukuk sistemi, bireylerin özgürce teslim (register) olmasından kaynaklanan üstün ve güvenli yaşama haklarının değişen üretim araçları kendisinde bırakılmak üzere, nasıl global sistem (eski tabirle devlet) önünde temel ihtiyaçlarının karşılanması ile beraber eşit, adil, katılımcı ve dijital anlamda özgür kılınacağının düzenlenmesidir. Şu sıralarda evlerimizde bu cezanın aslında kısa bir fragmanını deneyimlemiyor muyuz? Bireyin yeni düzende sahip olabileceği tek mülkiyet, asgari düzeyde sisteme sorumlu davranışı ve göstereceği yararlılıklarla (dijital hesabında kazandığı bonuslar ve toplumiçi tercihleriyle aldığı beğenileri, “like” lar olarak düşünün) artan yaşam kalitesi (bu belki bir uzay yolculuğuna, kolonisine belki dünya üzerinde bakir korunan tabiat harikası bir coğrafyada yaşamaya vize) olabilir.

    Yukarıda yazılan süreci yaşamınızda daha etkin takip etmenizi kolaylaştırmak için önerim; fiziksel/psikolojik/coğrafi/sosyal tüm sınırların, tanımların, kesinliklerin, tartışılmaz kutsalların, dini önkabüllerin, bilimsel dogmaların, tarih ve cinsiyet masalının (cinsiyet, ırk, milliyet yok sadece “dijital birey” anlamında düşünün), biyopsikososyal insan (?) tanımının (teknobireyi hatrlayın), uzay hakkındaki gerçeklerin, nasıl çözülerek belirsiz hale dönüşeceğini devamında ancak zihinsel olarak hazır olduğunuzda yeniden (küresel teknodünya ve birey üzerinden) tüm kural ve tanımların tek tek nasıl tanımlanacağını lütfen gözlemleyin.

    Bu süreç zihinlerde dijital düzlemde (sosyal medya araçları ve yazılı/görsel tüm iletişim kanallarıyla yavaş yavaş) gerçekleştirilirken her geçen gün yeni bir yenilik, icat veya keşfe hep beraber “vay be” diyeceğiz. Corona ve yaklaşan insanlık tarihinin en büyük global ekonomik kaosu, aslında veya belki de yaşanan süreci hızlandırmak için deney kabı olarak kullanılan biricik Dünya’mıza damlatılan bir kaç damla katalizörden ibaret.

    Nedim Sarıfakıoğlu
    11/04/2020

    Doç.Dr. Nedim Sarıfakıoğlu

    <h3 style="text-align: center; color: #232323 !important;">Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi</h3> <strong style="width: 100%; display: block; text-align: center; color: #fff !important;">Soru / Mesaj Gönderin</strong>




      Estetik Check-Up'tan geçmek İstiyorumEvetDaha Sonra

      X
      CHECK-IN